29 Ekim 2008 Çarşamba

MİTHAT BEREKET ve "MUSTAFA KEMAL / BİR DEVRİMCİNİN GÜNCESİ" isimli belgese lCADDEBOSTAN KÜLTÜR MERKEZİ'nde


Gazeteci ve TV yapımcısı Mithat Bereket tarafından hazırlanan, söz ve müzikleri Fikret Kızılok’a ait olan “Mustafa Kemal-Bir Devrimci’nin Güncesi” adlı belgesel 29 Ekim Çarşamba günü Caddebostan Kültür Merkezi'nde gösteriliyor.

Hayat hikayesini ve Kurtuluş Savaşı'nın öyküsünü Mustafa Kemal'in ağzından aktaran belgesel 13 kısa bölümden oluşuyor. Türkiye Cumhuriyeti’nin temellerinde yatan ilkelerin arkasındaki düşünceyi, Mustafa Kemal’in söylevlerinden, demeçlerinden ve yazılarından yola çıkarak aktaran belgesel; 1997'den bu yana Türkiye’de, ABD’de, KKTC’de ve bazı Avrupa ülkelerinde TV’lerde izlendi, özel konferans ve panellerde tartışıldı.

TED İstanbul Koleji ve Kadıköy Belediyesi'nin katkılarıyla 29 Ekim 2008 günü saat 15:00’te Caddebostan Kültür Merkezi'nde yapılacak özel film gösteriminin ardından, Mithat Bereket izleyicilerle söyleşecek.

Katılımın ücretsiz olduğu etkinlik 15:00-17:45 saatleri arasında gerçekleştirilecek.


Mithat Bereket (söyleşi) – Mustafa Kemal / Bir Devrimcisin Güncesi (belgesel)
Tarih : 29 Ekim 2008, Çarşamba
Saat : 15:00-17:45
Yer : Caddebostan Kültür Merkezi / www.ckm.gen.tr
Bağdat Cad. Haldun Taner Sok. No. 11 Kadıköy
Tel : 0216 467 25 68

“Sardunya” En İyi Balkan Kısa Filmi!


Mustafa Emin Büyükcoşkun’un yazıp yönettiği ve yapımcılığını üstlendiği kısa metrajlı kurmaca film “Sardunya” Bulgaristan’da düzenlenen 2. Uluslararası Filmini Kısa Film Festivali’nde Romanyalı yönetmen Adrian Sitaru’nun başkanlık ettiği jüri tarafından En İyi Balkan Kısa Filmi ödülüne layık görüldü. Geçtiğimiz ay İspanya’da 13. Uluslararası Ourense Film Festivali ve 11. La Boca del Lobo Uluslararası Kısa Film Festivali’nde yarışan filmin Fransa prömiyeri ise bu hafta 30. Montpellier Akdeniz Filmleri Festivali’nde Panorama bölümünde yapılacak.

Enes Özel ve Elif Kapıcı’nın başrolde yer aldığı “Sardunya”, korsan film CD’leri satan bir işportacının günün birinde ona meçhul bir film soran bir kızla değişen rutin yaşantısını konu alıyor. Gerçek mekanlarda çekilen film, yalın bir sinema diliyle sıradan bir karakterin hayatına odaklanrken bir yandan da metafizik bir dönüşümü yansıtmaya çalışıyor. Bilim ve Sanat Vakfı’nın desteği ve Boğaziçi Üniversitesi Mithat Alam Film Merkezi’nin katkılarıyla yapımı gerçekleştirilen filmin görüntü yönetmenliğini Orkan Bayram, ses kaydini Arda Erdir, sanat yönetmenliğini ise Ayşe Gülsüm Özel üstleniyor.

Uluslararası festival yolculuğuna bundan sonra da devam edecek olan “Sardunya” önümüzdeki aylarda İtalya’da 14. Medfilm Festival ve 20. Alpe Adria Cinema Trieste Film Festivali’nde, İspanya’da 7. FIKE Evora Uluslararası Kısa Film Festivali’nde ve Hindistan’da Uluslararası First Frame Öğrenci Filmleri Festivali’nde yarışacak.


Sardunya

Sinopsis
Film, korsan film CD’leri satan bir seyyar satıcının öyküsünü anlatır. Günleri, kaldığı bekar odası ve CD sattığı iskele arasında geçen genç işportacının hayatı bir gün tezgahına gelen bir genç kızın ondan daha evvel hiç duymadığı bir film istemesiyle tamamen değişir. İşportacı filmi bulur, fakat kız bir türlü gelmez. Bekleyişi giderek saplantılı bir hale dönüşürken işportacının dış dünyayla ilişkisi kopmaya başlar...

Yönetmenin Biyografisi
Mustafa Emin Büyükcoşkun 1988’de İstanbul’da. Cağaloğlu Anadolu Lisesi’ni bitirdi. Halen Boğaziçi Üniversitesi Tarih Bölümü’nde okuyor. İlk kısa filmi “Uyku”yu Lise 2’de çekti. Belgesel ve kısa film yapımlarında görev aldı. Semih Kaplanoğlu'nun “Süt” filminde kamera asistanı olarak çalıştı. Çeşitli dergi ve gazetelerde film eleştirileri yazıyor. İHH İnsani Yardım Vakfı’nın kampanyalarında kameramanlık yapıyor. “Sardunya” yönetmenin ikinci kısa filmidir.

Teknik Bilgi
Tür: Kısa Kurmaca
Yapım yılı ve yeri: 2008, Türkiye
Süresi: 18 dk.
Formatı: HDV 1080i, PAL
Görüntü: 16:9, Renkli
Ses: Stereo
Gösterim Formatları: DVD, BETA SP, DIGIBETA, HDV, DVCAM, DV SP

Ekip & Oyuncular
Yönetmen: Mustafa Emin Büyükcoşkun
Senaryo: Mustafa Emin Büyükcoşkun
Görüntü Yönetmeni: Orkan Bayram
Sanat Yönetmeni: Ayşe Gülsüm Özel
Ses: Arda Erdir
Kurgu: Mustafa Emin Büyükcoşkun
Afiş & Jenerik Tasarımı: Zeynep Özel
Prodüksiyon Koordinatörü: Mücahit Eker
Yapımcı: Mustafa Emin Büyükcoşkun
Oyuncular: Enes Özel, Elif Kapıcı, Ahmet Coşar,
Uğur Laçin,
Faik Yıldız,
Mithat Yediok,
Osman Aslan, Burhan Deniz, Orkan Bayram,
Mücahit Eker, Serkan Çelik


Festivaller ve Ödüller
- 2008 Hisar Kısa Film Seçkisi
- 27. Uluslararası İstanbul Film Festivali- Hisar Kısa Film Seçkisi
- 5. Yıldız Kısa Film Festivali- En İyi 3. Kurmaca Film
- 14. Cittadella del Corto Uluslararası Kısa Film Festivali- Uluslararası Yarışma
- 10. Uluslarası Eskişehir Film Festivali- Hisar Kısa Film Seçkisi
- 5. Fresh Film Fest Karlovy Vary- Uluslararası Yarışma
- 10. New York Türk Filmleri Festivali- Açılış Kısa Filmi
- 13. Festival de Cine Internacional de Ourense- Uluslararası Yarışma
- 45. Antalya Altın Portakal Film Festivali- Ulusal Yarışma
- 11. La Boca del Lobo International Short Film Festival- International Scene
- 2. Filmini International Short Film Festival- En İyi Balkan Filmi
- 30. Cinéma Méditerranéen Montpellier- Panorama
- First Frame International Student Film Festival India 2008
- 14. Medfilm Festival- Uluslararası Yarışma
- 25. Uluslararası Fecr Film Festivali- Uluslararası Yarışma
- 20. Alpe Adria Cinema Trieste Film Festival

İletişim, Dağıtım ve Dünya Hakları
Mustafa Emin Büyükcoşkun

Adres:
Battalgazi Sok. 113/2 34091 Fatih-İSTANBUL
Telefon:
+90 555 647 91 18
E-Posta:
mustafaemintr@gmail.com

14. Türkiye / Almanya Film Festivali - Yarışma Bölümlerine Davet


26 Şubat - 08 Mart 2009 tarihleri arasında Nürnberg'de!
14.sü gerçekleşecek olan Türkiye / Almanya Film Festivali, tüm dünyadan Almanya ve/veya Türkiye kökenli sinema sanatçılarını Festivale davet ediyor.

Festivalde yer alacak yarışma bölümlerine ya da özel gösterimlere filmlerini göndermek isteyen sanatçılarımız için filmlerin son gönderilme tarihi katılım formlarında belirtilmiştir.

Festivalin yarışma bölümleri
Uzun Metraj Film Yarışması
Belgesel Film Yarışması
Kısa Film Yarışması

İki ülke sinema sanatı arasında kültürlerarası diyaloga hizmet eden Almanya çapındaki en önemli festival olarak kabul gören Türkiye / Almanya Film Festivali, sanatçılarımızın ve sinemaseverlerin katılımlarını bekliyor.
Uzun Metraj Film Yarışması 2009
Katılım Koşulları
Katılım Formu

Belegesel Film Yarışması 2009
Katılım Koşulları
Katılım Formu

Kısa Film Yarışması 2009
Katılım Koşulları
Katılım Formu

Başvurularınız için…

Filmfestival Türkei/Deutschland
Künstlerhaus K4
Königstraße 93
90402 Nürnberg
Tel:: 0911-9296560
Fax: 0911-9296561
Web: www.fftd.net
Email: festival@interforum.net

14. Türkiye / Almanya Film Festivali - Yarışma Bölümlerine Davet


26 Şubat - 08 Mart 2009 tarihleri arasında Nürnberg'de!
14.sü gerçekleşecek olan Türkiye / Almanya Film Festivali, tüm dünyadan Almanya ve/veya Türkiye kökenli sinema sanatçılarını Festivale davet ediyor.

Festivalde yer alacak yarışma bölümlerine ya da özel gösterimlere filmlerini göndermek isteyen sanatçılarımız için filmlerin son gönderilme tarihi katılım formlarında belirtilmiştir.

Festivalin yarışma bölümleri
Uzun Metraj Film Yarışması
Belgesel Film Yarışması
Kısa Film Yarışması

İki ülke sinema sanatı arasında kültürlerarası diyaloga hizmet eden Almanya çapındaki en önemli festival olarak kabul gören Türkiye / Almanya Film Festivali, sanatçılarımızın ve sinemaseverlerin katılımlarını bekliyor.
Uzun Metraj Film Yarışması 2009
Katılım Koşulları
Katılım Formu

Belegesel Film Yarışması 2009
Katılım Koşulları
Katılım Formu

Kısa Film Yarışması 2009
Katılım Koşulları
Katılım Formu

Başvurularınız için…

Filmfestival Türkei/Deutschland
Künstlerhaus K4
Königstraße 93
90402 Nürnberg
Tel:: 0911-9296560
Fax: 0911-9296561
Web: www.fftd.net
Email: festival@interforum.net

Agâh Özgüç’ün Hazırladığı “Turkish Film Guide” Çıktı


Sinemamızın belleğini oluşturan Türk Filmleri Sözlüğü serisini hazırlayan Agâh Özgüç’ün Turkish Film Guide 1917 - 2008 adlı kitabı yayınlandı.
Geçtiğimiz günlerde yapılan Frankfurt Kitap Fuarı nedeniyle Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Sesam (Sinema Eseri Sahipleri Meslek Birliği) işbirliği ile yayınlanan kitapta tüm Türk filmleri yönetmen, oyuncu ve kısa özetlerle İngilizce olarak tanıtılıyor.
Özgüç’ün kitabında ayrıca 180′e yakın Türk filminin yurtdışında yabancı dillerde hazırlanmış afiş görselleri de yer alıyor. Kitabın Türkçe versiyonunun yayınlanma hazırlıkları sürüyor.

Tolga Örnek’in merakla beklenen filmi Devrim Arabaları izleyici ile buluştu. Hem de ne buluşma… Filmi kime sorsam büyük bir coşku içinde ne kadar keyif aldığından, gurur duyduğundan bahsediyor. Filmin arkasında tıpkı gerçek hikâyedeki gibi büyük bir emek ve dayanışma yatıyor. İzlerken hayıflanmamak da elde değil hatta insan kafasını taşlara duvarla vurmak istiyor. Nasıl, nasıl, nasıl bu kadar kör olabiliriz ve olmaya da devam ederiz, diye. Tolga Örnek gibi bu ülke için hiçbir çıkar gözetmeden çalışıp çabalayan insanlar var. Korkum giderek azalmaları. Bu film onlar için bir saygı duruşu diyor. Oyunculuklardan, dekora-kostüme, müzikten, kurguya dört dörtlük bir film Devrim Arabaları. Hâla görmediyseniz en kısa zamanda izleyin ve Devrim’inize sahip çıkın.

Devrim Arabaları hikâyesini neden film yapmak istediniz?

Her şeyden önce ben bunun gibi kıyıda köşede kalmış hikâyeleri seviyorum. Önceden işlenmiş ama farklı şekilde işlenilebilirliği olan hikâyeler beni çekiyor. Grup halinde başarılan işleri de çok seviyorum. Devrim Arabaları hikâyesi de bir grubun başarısı olduğu için ilk aklımı çelen durumlardan biri oldu sanırım.

Unutulmaya yüz tutmuş, birçokları tarafından unutulmuş ve hatta birçok kişinin hiç bilmediği bir hikâyeyi yeniden keşfetmenize bir durum sebep oldu muhakkak.

Aydın Engin’in zamanında Cumhuriyet Gazetesi için yaptığı bir araştırması vardı. Türk Mühendisleri Derneği Birliği o araştırmayı derleyerek bir kitapçık haline getirmiş. İsmi de “Tünelin Ucundaki Işık”tı, ilk kez orada okudum. Yirmi üç sayfalık çok güzel bir çalışmaydı. Öyküyü, öyküde çalışan insanları, öykünün etrafındaki örgüyü ilk defa orada öğrendim ve çok etkilendim.

Filmde otomobil yapımına dair çok teknik bilgiler var. Kimlerden, nerelerden yardım aldınız bu konuda?

İlk olarak projede çalışmış ve hayatta kalmış mühendisler ile görüştük. Onların çalışmalarını, hatıralarını dinledik. Bir de Saffet Üçüncü adında otomobil dünyasının çok yakından tanıdığı bir dahi var. Projenin ve filmin tüm teknik aşamalarını onunla konuştuk. Onun bize tavsiye ettiği otomobil atölyelerine gittik, ustalarla konuştuk. Sette de sürekli uzmanlar bulundu.

Filmin senaryosunu yazarken yaşanmışlıklara bağlı kaldınız mı?

İşte bu benim en hassas olduğum nokta. Çünkü insanlar bu filmi belgesel zannediyor. Biz hikâyenin özünü temel aldık sadece. Hepimizin bildiği gibi; Cemal Gürsel zamanında, onun verdiği bir emir ile ilk yerli otomobil yapılıyor. Bu otomobili yapmak için bir grup mühendis bir araya geliyor. Otomobil yapılıyor ancak mecliste ufak bir aksilik oluyor. Ve bu aksilik bahane edilerek projenin önü kesiliyor. Biz bu hikâyeyi temel alarak kendi yan hikâyemizi, diyaloglarımızı, karakterlerimizi, dramatik kurgumuzu oluşturduk. Filmdeki hiçbir karakter birebir gerçek değil. Bazıları gerçek bir karakterden esinlenerek bizim üzerine eklemeler yaptığımız karakterler. Bazıları üç-dört karakterin sentezi. Bazıları ise tamamen hayali. Ama işin özüne ve ruhuna sadık kalmaya çalıştığımızı söyleyebilirim. Ayrıca projede çalışmış olan mühendislerin başlarına gelen veya kuşkulandıkları durumları da senaryoya dahil ettik.

Devrim Arabaları ilk bakışta siyasi bir film havası yaratıyor ancak siyaset fonda yer alıyor. Neden?

Bazıları otomobil filmi zannediyor bazıları da politik… Ama bu idealist bir film. İdealist zihniyete bir saygı duruşu. Siyaset sadece onları etkilediği ölçüde ve sizin de söylediğiniz gibi fonda yer alıyor. Çünkü burada önemli olan o projenin hayata geçmesi, otomobilin yapılması. Otomobil de o insanların ruhlarını, kimliklerini anlatmak için bir araç. Çok da politik bir film değil aslında, hatta hiç değil. Bu daha çok bir azim hikâyesi, dostluk hikâyesi.

Filmin bir sahnesinde dönemin önemli gelişmelerini veren radyonun kapatılarak herkesin işine dönmesi önemli bir ayrıntı…

O hem filmin duruşu hem de mühendislerin duruşu ile ilgili bir durum. Otomobilin yapılması emrinin kimin tarafından verildiği önemi değil. Biz otomobile odaklanıyoruz. Ülkemiz için büyük bir şans. İşi politize edersek o insanların emeğini küçültürüz diye düşündük.

Ancak filmde “Devrim” kelimesi yalnızca otomobilin adı olmakla sınırlı kalmıyor. Kelimenin ucu açıklığına da göndermeler var…

Evet, devrim kelimesinin iki tarafına da gönderme var. Devrim sadece arabanın adı değil bir düşünce tarzı. Çünkü otomobilin yapılması için kafalarda da bir devrim olması şart. Benim kişisel olarak devrim deyince aklıma ilk gelen Atatürk devrimleridir. Onun devrimlerine gönderme var birazcık. Çok da filmin sırrını vermeyelim. (gülerek)

Ancak en acısı da Devrim’i halkın da sahiplenmemesi… Bir halkın kendi eserine bu denli karşısında durması hayret verici değil mi?

Ben bu durumun eğitimle ilgili olduğunu düşünüyorum. Bu bir kısır döngü. Yapılan bir iş yapılmamış gibi, başarısız olmuş gibi gösteriliyor. Genlerimize kodlanmış sanki biz yapamayız düşüncesi. Yapsak bile Avrupalı bizden daha iyi yapar yargısı… Ben çok fazla emperyalist sohbetlere girme taraftarı değilim ancak bir ülkenin önce kendisine güvenmesi ve sağlam durması taraftarıyım. Bence yabancılar da bizim kendimize olan güvenimizin tam olmasını istemiyorlar. Politik, ekonomik, kültürel her alanda onlara bağlı olmamızı istiyorlar. Onlara bu cüreti veren de biziz.

Elbette her alanda kendi değerlerimize sahip çıkmalıyız…

Konumuz sinema olduğu için onunla ilgili örnek vereyim. Bizim filmimizden önce dönen fragmanlara baktım. Bir seyirci olarak bana bile hakaret gibi geliyor. İşte insanların bunların arasında iyi ve samimi işleri sahiplenmesi, koruyup kollaması lazım. Ancak bu şekilde sektörümüzü ilerletebiliriz. Sadece seyircinin değil, yapımcının da, basının da bu ayrımı yapması gerekiyor. Her şey ticari sorumluluk değil. Ahlâki ve kültürel açıdan da sorunluluk duymalıyız. İsimsiz kahramanlar bu ülke için hiçbir karşılık beklemeden yıllarca çalışmışlar ve giderek azalıyorlar. Onları yüreklendirmek zorundayız. Sadece onlara değil etrafa söylemeli, desteklemeliyiz.

Öyleyse bu film o insanların da kendilerine pay çıkarabilecekleri, göğüslerini kabartacak bir etki yaratabilir. Hangi alanda olurlarsa olsunlar.

Tabii, bir insanı karalamak çok kolay ama kazanmak çok zor. Bu film hem onları yüreklendirmek ama aynı zamanda da sitem etmek için yapıldı. Sitem etmek ve bir daha olmamasını sağlamak için. Kısa vadede değil ama belki uzun vadede bir şeyleri değiştirebiliriz. Ben yabancı markalara karşı değilim ancak yabancı markalar kadar kendi markalarımızın da sahiplenilmesi gerektiğini düşünüyorum. İyi olana sahip çıkalım. Marka ucu çok açık bir kavram. Bu proje, giysi, felsefe her şey olabilir… Mesela bir Türk yurt dışında bir ödül alıyor. Gazetede böyle bir haber gördüğümüzde şöyle bir bakıp sayfayı çeviriyoruz. Zamanında destek olmak çok önemli. Devrim Arabaları projesi o zaman değil on yıl sonra bile hayata geçseydi bugün otuz yedi sene olacaktı. Sadece Türkiye’ye ve komşularımıza satıyoruz diyelim, istihdamı bir düşünün!

Devrim Arabaları projesi bugün ortaya atılmış olsa dahi benzer durumlarla karşılaşmayacağını kimse garanti edemez sanıyorum…

Doğru, ben bu konuda herkesi suçlu buluyorum. Devleti, bürokrasiyi, basını, halkı. Hesap sormamışız ki! Bizim arabalarımız nerede? O dönemde dört tane otomobil yapılıyor, üçü hurdaya kaldırılıyor. O kalan otomobil bugün hala çalışıyor. Düşünün ben bir film çektim ve negatifleri çöpe atıldı, yakıldı. O mühendislerin yerine koyun kendinizi. Ne büyük hayal kırıklığı!

Dönem filmlerinin ülke belleğine katkısını ne ve geçmişte yapılan dönem filmlerini nasıl buluyorsunuz?

Bence stratejik bir hata yapıyorduk. Bir tarihi çok büyük anlatmaya çalışıyorduk. Hollywood gibi epik filmler çekemeyiz ki biz bütçemiz yok. Bir olayı her şeyiyle anlatmaya çalışırken dekordaki, kostümdeki hatalar göze çarpıyordu. Bu da bizi o dönemsellikten uzaklaştırıyordu. Büyük tarihi olayların daha küçük olaylardan, ayrıntılardan esinlenerek anlatılması gerektiğini düşünüyorum. Biz daha somut bir projeye odaklanarak 1961 dönemi ile ilgili portre de sunabiliyoruz. Sokağa çıkma yasağının olduğunu, ihtilâl hükümetinin varlığını, eski başbakanın asıldığını falan söyleyebiliyoruz. Ama daha merkezci daha odaklanmış bir hikâye etrafında. Bu şekilde yapılırsa daha başarılı sonuçlar çıkacağını düşünüyorum. Yani Kurtuluş Savaşı’nı anlatırken dört senesini anlatmak zorunda değiliz. Daha küçük bir parça ama daha sağlam bir anlatım ile amaca ulaşabiliriz.

Ekibinizi de ayrıca tebrik ediyorum. Her şey en ince ayrıntısına kadar düşünülmüş. Çünkü dediğiniz gibi her şeyi anlatma kaygısından çok büyük zamansal hatalar yapılıyordu. Devrim Arabaları bu yönüyle hataya mahal bırakmıyor…

Çok teşekkür ederim. Çok titiz bir ekiple çalıştım. İşine aşık, tutkuyla bağlı bir ekip… Böyle bir ekiple çalışınca hata sıfıra iniyor. Sanat grubu özellikle gerçekten çok uğraştı. Mesela Gündüz’ün ofisindeki çekmecelerde bile o döneme ait tebligatlar, dosyalar bulunuyordu. Film boyunca o çekmeceler hiç açılmadı oysaki… Düşünün, o kadar detaya indiler. Kostüm de aynı titizlikle çalıştı. Her karaktere özel kostüm çalışması yapıldı. Telefon sesleri için ses tasarımcısı arkadaşımız büyük bir kütüphane çalışması yaptı. 1960′lı yılların telefon sesini kullanmadık örneğin. Çünkü Türkiye’ye biraz daha geç geliyor diye 1950′lerin sonundaki telefon sesini kullandık. Gündüz’ün ofisindeki telefon diğerlerinden farklı çalsın istedik. Herkes bir kere daha ve daha iyi baktığı için olaya çok daha tatmin edici bir film çıktı ortaya.

Bir sonraki projeniz yine tarihi bir hikâye mi olacak?

Hayır, bir sonraki projem güncel olacak. Tarihten çok keyif alıyorum ama bu yönümün sinemacılığımın seçtiğim konular altında ezildiğini düşünüyorum. Ben sinemadan keyif alıyorum. Oyunculukla, kadrajla, senaryoyla, kurguyla, müzikle uğraşmayı seviyorum. Biz Türkiye’de insanları kalıplara dökmeye bayılıyoruz. Gittiğimiz her yerde bu film belgesel değil, kendimizi paralamanıza rağmen bu adam çekse çekse belgesel çeker diyorlar. Şu kalıptan biraz sıyrılmak istiyorum. Sonra yine tarihi bir proje yaparım.

(29 Ekim 2008)

Rüya (Bi - mong / Dream)


Gösterim Tarihi: 31 Ekim 2008
Dağıtım: Tiglon Film
Yönetmen: Kim Ki-duk
Oyuncular: Joe Odagiri, Lee Na-young
İthalat: Bir Film
Dağıtım: Tiglon
Güney Kore, 2008
35 mm / Renkli / 95’

Güney Kore sinemasının simgesi haline gelen usta yönetmen Kim Ki Duk 2004'te Berlin Uluslararası Film Festivali'nde ''Samaritan Girl'' (Samaria), Venedik Film Festivali'nde ''3 iron'' (Bin jib) ile en iyi yönetmen ; Cannes Film Festivali Altın Palmiye adaylığı başta olmak üzere birçok ödül aldığı 14 film ardından son filmi RÜYA’ya imzasını attı.

Koreli usta Kim Ki-duk’un son dramı DREAM, yine insan ilişkilerine mercek tutuyor. Tıpkı adı gibi, film, bir rüyayla, Jin adlı genç bir adamın gördüğü kâbustan uyanmasıyla başlıyor. Jin, rüyasında bir trafik kazasına neden olmuştur. Uyanıp kazayı gördüğü yere gittiğinde biraz önce orada benzer bir kaza olduğunu fark eder. Bir şekilde kazaya yol açan kişi olan Ran adlı kadınla tanıştığında, aralarında tuhaf bir bağ olduğunu anlar. Jin rüya gördüğünde Ran, Jin’in rüyada yaptıklarını yapmaktadır. Daha önceki eserlerinde olduğu gibi on beşinci uzun metrajlı filmini Kim Ki-duk yine hayaller, hafıza ve aşk temalarını iletişimsizlik üzerine kurduğu çatıyla sunuyor. Jin rolünü Japon indie oyuncu Joe Odagiri, Ran’ı ise Koreli Lee Na-young canlandırıyor.

17 Haziran 2008 Salı

Kısa Film “Ayak Altında”, Münih Uluslararası Kısa Film Festivali’nde


15. Adana Altın Koza Film Festivali’nde Jüri Özel Ödülü’ne lâyık görülen M. Cem Öztüfekçi’nin yazıp yönettiği kısa film Ayak Altında, Almanya’nın Münih şehrinde 12 - 18 Haziran tarihleri arasında düzenlenecek olan Münih Uluslararası Kısa Film Festivali’nde yarışacak.
Filmin öyküsü şöyle: İbrahim karısı ve iki çocuğuyla yaşayan bir işçidir. Her günü aynı geçer, evden çıkar, işe gider, kahveye ve birahaneye uğrar. İbrahim gündüz vardiyasında çalıştığı zaman gece uyanır, gece vardiyasında çalıştığı zaman ise gündüz vakti uyumak zorunda kalır.

ÖĞRENCİLER HEYKELCİKLERİ KALDIRDI


15. Altın Koza Film Festivali’nde yapılan ve üniversitelerin iletişim ve güzel sanatlar fakültelerine devam eden öğrencilerin ürettiği filmlerin yarıştığı Ulusal Öğrenci Film Yarışması’nda ise Belgesel Kategorisi’nde En İyi Film Ödülünü Mimar Sinan Üniversitesi’nden Emine Emel Balcı’nın yönettiği ‘Gölün Kadınları’ ve Anadolu Üniversitesi’nden Ersen Çıra ve İhsan Öztürk’ün yönettiği ‘Argu’ adlı filmler paylaştı.

Ulusal Öğrenci Filmleri Yarışması Jürisi Kurmaca Kategorisi’nde En İyi Film Ödülü’nün Galatasaray Üniversitesi’nden Can Kılcıoğlu’nun yönettiği ‘Yoldaki Kedi’ adlı filme verilmesine, ayrıca Marmara Üniversitesi’nden Cem Öztüfekçi’nin yönettiği ‘Ayak Altında’ adlı filme Jüri Özel Ödülü verilmesine karar verdi.

Canlandırma Kategorisi’nde En İyi Film Ödülü Anadolu Üniversitesi’nden Denizcan Yüzgül’ün yönettiği ‘Aquarium’ adlı filme verildi. Anadolu Üniversitesi’nden Mert Kızılay’ın yönettiği ‘Yar’ adlı filmi ise Jüri Özel Ödülü aldı.

Deneysel Kategorisi’nde ise En İyi Film Ödülü Ankara Üniversitesi’nden Eray Mert’in yönettiği ‘Ah Aklımdan Ölümüm Geçer’ adlı filme verildi.

Ulusal Öğrenci Filmleri Yarışması’na ülkemizdeki çeşitli üniversitelerden 102 film başvurmuş ve bunlardan 32’si yarışmaya alınmıştı.

4 Haziran 2008 Çarşamba

Sivil Toplum Kuruluşları Konfederasyonu' n dan 2.Atatürk filmi projesi...


Türkiye de ilk kez bir sivil toplum kuruluşu ve başkanı Hasan Ekşi, Atatürk projelerine destek vermeye başladı.

İlk destek verdikleri proje Atatürk'ün Bursa'da katıldığı “Son Balo: Vals ve Zeybek” adlı kısa film geçenlerde gösterime girdi. Şimdi yine Sivil Toplum Kuruluşları Konfederasyonu Genel Başkanı, işadamı Hasan Ekşi, ikinci projeye başlanılması için düğmeye bastı.

Yapımcı Arif Ekşi'nin yürüteceği Atatürk'ün Münir Hayri Egeli’ye yazdırdığı ve film olmasını istediği “Ben Bir İnkılâp Çocuğuyum” isimli senaryonun filme çekilmesi için.

Bu filminde yönetmenliğini Biray Dalkıran yapacak. Şu an için Atatürk'ü kimin oynayacağı belli değil. Araştırmalar devam ediyor.

SİVİL TOPLUM KURULUŞLARINDAN MİLLİ DEĞER PROJELERİ

Türkiye'de ilk kez çok konuşulacak ve adından sıkça söz ettirecek bir sivil toplum örgütü milli değerlere sahip çıkmak ve ileriki yıllara taşımak amacıyla ATATÜRK'ü anlatan film ve belgesellere destek vermeye başladı.

Genel Başkanlığı işadamı Hasan Ekşi tarafından yapılan ve 81 ili temsil eden Sivil Toplum Kuruluşları Konfederasyonu Türkiye'de ilklere imza atmaya devam ediyor.

Çekimleri Bursa’da yapılan “Son Balo: Vals ve Zeybek” kısa filminden sonra şimdi yine Hasan Ekşi'nin başında bulunduğu Sivil Toplum Kuruluşları Konfederasyonu’nun destekleri ile Atatürk'ün Münir Hayri Egeli’ye yazdırdığı senaryonun film olması için kolları sıvadı.

Hasan Ekşi, bu tür projelere devam edeceklerini belirterek şunları söyledi, “Bu tür değer yargısı olan ve bizden sonraki nesile de bir şeyler bırakabilmek için destek veriyoruz. İlk kez bizim sivil toplum örgütünün bu tür çalışmalara girmesi mutluluk verici. Umarım bu diğer sivil toplum kuruluşlarını da harekete geçirir. ATATÜRK'ün miraslarına değer ve destek vermek bizleri çok mutlu eder” dedi

EKŞİ: “PROJELERE DESTEK VERMEYE DEVAM EDECEĞİZ”

İşadamı Hasan Ekşi, “Son Balo: Vals ve Zeybek” kısa filmine destek oldukları gibi diğer projelere de destek olmak için çalışacaklarını belirterek sözlerine şöyle devam etti, “Ülke genelinde tüm insanımızı etnik kökeni, dini, dili, mezhebi ne olursa olsun vatan, bayrak ve millet bütünlüğünü paylaşan herkes bizim kardeşimizdir. Ve hizmetler her kesimden herkesi kucaklayacak boyutlara uzanmaktadır. İnanıyoruz ki, bizi biz yapan öz değerlerimizi yani temel kültürümüzü yaşamak, geliştirmek ve kuşaklara bu anlayışla teslim etmekle sağlayacağımız ivme Atamızın işaret ettiği muasır medeniyetler seviyesine ulaşmada en büyük dayanağımız olacaktır.” dedi

YİNE ÇOK KONUŞULACAK BİR PROJE

Bursa’da Atatürk'ün son katıldığı baloda Vals'in ardından zeybek yapmasını konu alan “Son Balo: Vals ve Zeybek” isimli kısa filme destek olan Sivil Toplum Kuruluşları Konfederasyonu şimdide yine çok konuşulacak uzun metrajlı bir filme destek veriyor: “Ben Bir İnkılâp Çocuğuyum”

Atatürk'ün Münir Hayri Egeli’ye yazdırdığı ve film olmasını istediği senaryonun film olması. Sivil Toplum Kuruluşları Konfederasyonu Genel Başkanı İşadamı Hasan Ekşi bu projede de çok heyecan duyduklarını belirterek, “İlk proje de olduğu gibi bu film projesine destek vermek bizi çok mutlu ediyor ve heyecanlandırıyor.” Dedi.

“ATATÜRK'Ü DAHA BELİRLEMEDİK”

Sivil Toplum Kuruluşları Konfederasyonu’nun desteklediği “Ben Bir İnkılâp Çocuğuyum” isimli uzun metrajlı film projesin de ATATÜRK'ü kimin canlandıracağının daha belli olmadığını da belirten Ekşi, “Araştırmalarımız devam ediyor. Henüz Atatürk rolün de kimi oynatacağımıza karar vermedik.” Dedi.

"MARMARA İLETİŞİM 10. KISA FİLM YARIŞMASI"NDA ÖDÜLLER 30 MAYIS'TA VERİLECEK


''Marmara İletişim 10. Kısa Film Yarışması''nda ödüller, İstanbul Modern Sanat Müzesi'nde 30 Mayısta düzenlenecek törenle verilecek.
Türkiye ve yurt dışından herkese açık olan yarışma bu yıl ''Kurmaca'' ve ''Belgesel'' olmak üzere iki ayrı dalda düzenleniyor. Ödüller kurmaca dalında ''En İyi Film'', ''En İyi Senaryo'', ''En İyi Görüntü'', ''En İyi Oyuncu'' ve ''En İyi Özgün Müzik'' olmak üzere beş kategoride dağıtılacak. Belgesel dalının bu yıl ki teması ise İstanbul. Bu nedenle bölümün ismi "İstanbul Belgeselleri". Böylelikle, Marmara İletişim 2010 Avrupa Kültür Başkenti olmaya hazırlanan İstanbul'un geçmişi, geleceği ve bugününe ait dinamik bir görüntü arşivi de oluşturmuş olacak.
YARIŞMADA ÖN ELEMEYİ GEÇEN FİLMLER...
Yarışmaya bu yıl belgesel ve kurmaca dalında toplam 110 film başvurmuş; yapılan ön eleme sonunda kurmaca dalında 28 film, belgesel bölümünde ise 6 film finale kalmış.
KURMACA DALI
Araf
Ayhan Işık Öldü!
Ayna
Bakış Açısı
Bir Nuri Bilge Ceylan Karesi Çekmek
Darbe
Dünyanın Savaş Hali
Eski Kazan
Evcilik
Evladiye
Kesişme
Kırmızı Balık
Kırmızı Etsek Düşleri
Melce
Merdiven
Oyun Bitti
Sinemayı Nasıl Sevdim
Sıradaki…
Siyah Beyaz
Sükut
Sürçilisan
Şeytan Doldurur
Tünel
Unus Mundus
Vanilyalı Çikolata
Yaşlı Adam ve Kara Kuş
Yoldaki Kedi
Yumurta

BELGESEL DALI
Bereket Apartmanı
Bir Günlük Bakış Açısı
Geri Dönüşüm
Kıtalar Arasında
Ne Kadar Güzelsin Belami
Tarihi Avrupa Yakasından Bir Demet

Goethe-Institut İstanbul' da Ödüllü Filmler Seçkisi


Bütün İnsanlar Özgür ve Eşittir

İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda ilan edilişinin 60. yıldönümü nedeniyle "Anmak, Sorumluluk ve Gelecek" Vakfı (www.stiftung-ezv.de) Goethe-Institut işbirliğiyle 2. Uluslararası Kısa Film Yarışması’nı gerçekleştirmiştir. Bunun sonucunda her insanın sahip olduğu hak ve özgürlükler üzerine Almanya, Estonya, İsrail, Letonya, Polonya, Rusya, Çek Cumhuriyeti, Ukrayna ve ABD’li üniversite öğrencilerinden 26 film çekilmiştir.

Goethe-Institut İstanbul, ödül kazanmış filmlerden oluşan bir seçki sunmaktadır.

"Çarpım Tablosu", Rusya
Yönetmen: Elena Dernidowa

"Vizesiz", Polonya
Yönetmen: Bartosz Paduch

"Yağmur", Ukrayna
Yönetmen: Marina Wroda

"Gevald", İsrael
Yönetmen: Netalie Braun

"Merdiven Sahanlığında Hayat", Almanya
Yönetmen: Sabine Zimmer, Sandra Budeshein

"Tanrı Bana Benziyor", ABD
Yönetmen: Osata Dixon

"Yarın Çok Güzel Olacak", Letonya
Yönetmen: Renars Vimba

"Hamdi ve Meryem", İsrael
Yönetmen: Timur Britva

"Gözaltı", ABD
Yönetmen: Michael Masarof

"İnsani Bir Talep", Almanya
Yönetmen: Eugen Schlegel, Christoph Willumeit


Filmlerle ilgili ayrıntılı bilgileri www.goethe.de/istanbul sitesinden öğrenebilirsiniz.
Goethe-Institut, Yeni Çarşı Cad. 32, Galatasaray

28 Mayıs 2008, saat 18.30
Orijinal dilde, Türkçe altyazılı
Giriş ücretsiz.
ÖNEMLİ: Saat 18.00’den itibaren giriş numaraları dağıtılacaktır.

AKBANK 5. KISA FİLM FESTİVALİ’NE BAŞVURULAR BAŞLADI


Kısa film alanında geleneksel bir festival olma hedefiyle her yıl düzenlenen Akbank Kısa Film Festivali, renkli ve keyifli bir festival oluşturmak ve kısa filmcilere, birliktelik imkanı sağlamak ilkeleriyle 15 - 25 Aralık 2008 tarihlerinde 5.kez gerçekleşecek.
FESTİVALDE TOPLAM 14 BİN YTL ÖDÜL DAĞITILACAK
Festival yarışmasına son katılım tarihi 13 Eylül 2008 olarak belirlendi. Kurmaca ve Belgesel kategorilerinde jüri üyeleri tarafından “En İyi Film” ödülüne layık bulunan eserlerin yönetmenleri Akbank Sanat tarafından;
En iyi kurmaca film; 7 bin YTL,
En iyi belgesel film 7 bin YTL ile ödüllendirilecek.
Ayrıca filmlerin yarıştırılmadan gösterimine yönelik oluşturulan “Yarışma Dışı Gösterim” bölümü başvuruları bu yıl da festivalin web sayfasından yapılabiliyor.
KATILIM KOŞULLARI
1) Kurmaca ve Belgesel dallarında yapılacak yarışmaya Film veya Video formatlarında çekilmiş tüm yapımlar katılabilir.
2) Yarışmaya T.C. uyruklu olan herkes katılabilir. (Akbank çalışanları yarışmaya katılamazlar.)
3) Yarışmaya, süresi 20 dakikayı aşmayan kurmaca filmler ve 30 dakikayı aşmayan belgesel yapımlar katılabilir.
4) Yarışmaya katılacak filmler “PAL” sistemi ile kaydedilmiş olmalıdır.
5) Yarışmaya, Haziran 2007 tarihinden sonra hazırlanmış olan yapımlar katılabilir. Akbank Kısa Film Festivali dışında daha önce ulusal ya da uluslararası yarışmalara katılmış olmak ya da bu yarışmalardan ödül almış olmak katılmaya engel değildir.
6) Yarışmaya katılmak isteyenler, başvuru formunu Akbank Sanat ile festivalin web sayfasından sağlayabilirler.
7) Yarışmaya gönderilen filmlerin, yönetmen adı belirtilerek ticari amaç gözetmeksizin Akbank Sanat etkinliklerinde yer alması ve “Akbank 5.Kısa Film Festivali Üniversitelerde” etkinliğinde gösterime sunulması yarışmacı tarafından kabul edilmiş sayılır.
8) Ön seçici kurul ve jürinin yargısı kesindir.
9) Ön elemeyi geçen filmler, festival kapsamında oluşturulacak programda izleyici ile buluşacaktır.
10) Festivale katılmak için son başvuru tarihi 20 Eylül 2008 Cumartesi’dir.
11) Katılımcıların en geç bu tarihe kadar Akbank Sanat adresine;
Eksiksiz doldurulmuş ve imzalı başvuru formu (veya www.akbankkisafilm.com adresinden doldurulmuş online başvuru formunun imzalı çıktısı)
Filmin 1 adet DVD kopyası (İngilizce altyazılı)
Festival kataloğu için filmle ilgili 2 adet fotoğraf (jpg. formatında en az 720x576 pixel boyutunda)
Başvuru formunda doldurulan tüm bilgileri içeren CD (Türkçe - İngilizce Word dosyası olarak) ile başvurularını yapmaları gerekmektedir.
12) Yarışmada Kurmaca ve Belgesel kategorilerinde “En İyi Film” ödülü alan eserlerin sahipleri Akbank Sanat tarafından 7000’er YTL ile ödüllendirilecektir.
13) Ön elemeyi geçen filmler için gereken, festival gösterim kopyaları DV-AVI formatında eser sahibi tarafından hazırlanır ve festival komitesine ulaştırılır.
14) Başvuran filmler festival arşivinde tutulmaktadır ve başvuru sonrası filmler iade edilmez.
15) Filmlerin, uluslararası alanda takip edilebilmesi için, İngilizce altyazıları tamamlanmış olarak başvurmaları gerekmektedir. Orijinal dili Türkçe olmayan filmlerin, Türkçe altyazılı olarak başvurmaları gerekmektedir.
16) Telif hakları konusunda sorumluluk eser sahibinindir.
17) Festivale katılan filmler önce Ekim ayında yapılacak olan ön elemeden geçirilecektir. Festival ödül töreninden bir gün önce yapılacak jüri toplantısında jüri kararı ile kesin sonuçlar belirlenecek ve festival ödül töreninde açıklanacaktır.
İLETİŞİM
Akbank Sanat
İstiklal Caddesi Zambak sok. No:1 34435 Beyoğlu-İstanbul
0212 252 35 00 / 01
Festivalin başvuru formları ve ayrıntılı bilgiye (katılım koşulları) ;
www.akbankkisafilm.com / www.akbanksanat.com ulaşabilirsiniz.


FESTİVALİN TARİHÇESİ
Akbank Kısa Film Festivali, geniş bir kitle tarafından takip edilen kısa filmlerin yapımını özendirmek, uygun koşullarda gösterimini bu yolla izleyiciye ulaşmasını sağlamak, ülke sinemasına katkıda bulunan yeni sinemacıları desteklemek, amatör ya da profesyonel her tür kısa filmi tanıtmak, farklı kültürlerden gelen kısa filmleri seyirciye ulaştırmak, bir festival kültürü içerisinde kısa filmin tartışılacağı platformu sağlamak, sinemaseverlerin keyifle izleyecekleri bir festival geleneği oluşturmak amacıyla düzenlenmektedir.
Her yıl Aralık ayında gerçekleşen ve 10 gün süren festival, yıl içinde de ödüllü filmlerinin ulusal ve uluslararası festival ve sinema etkinliklerinde yer almasında aracı rol oynamaktadır. Ayrıca “Akbank Kısa Film Festivali Üniversitelerde” etkinliği ile, İstanbul ve Anadolu’daki birçok üniversitede ödüllü filmler öğrencilerle buluşmaktadır. İkinci yılından itibaren, oluşturulan 6 yeni bölümle seyirci, ulusal kısa film örneklerinin yanı sıra uluslararası kısa film örneklerini, “Belgesel Sinema” bölümünde Türk Belgesel Sineması için değerli bir sanatçının eserlerini, canlandırma film örneklerini, “Kısadan Uzuna” bölümünde sinemaya kısa filmle başlamış ve uzun metraj film çekmiş bir yönetmenin kısa filmlerini ve düzenlenen söyleşi ile kendisini tanıma imkanını, “Özel Gösterim” bölümünde festival komitesi tarafından seçilen kurmaca ve belgesel film örneklerini görme şansını buluyor. Ayrıca festival kapsamında gerçekleşen söyleşi ve atölye çalışmaları ile, sinema sektöründeki deneyimli isimlerin birikimlerini aktarması hedefleniyor.
AKBANK 1. KISA FİLM FESTİVALİ
En İyi Kurmaca Film Ödülü
“Çelik Çomak” Yönetmen -Mehmet Ercan
En İyi Belgesel Film Ödülü
“Kapital-İstanbul” Yönetmenler- Aysim Türkmen ve Erkin Peprek
Mansiyon Ödülü
Fatih Kızılgök’ün “Toz”
Didem Erayda’nın “Ziyaret” adlı kurmaca filmlerin yönetmenlerine verilmiştir.
AKBANK 2. KISA FİLM FESTİVALİ
En İyi Belgesel Film Ödülü
"Bir Çift Kanadın Peşinde" - Behiye Yılmaz
En İyi Kurmaca Film Ödülü
"ZilZal" - Mehmet Bahadir Er

MANSİYONLAR
Kurmaca dalında
Devrim Erdoğan - "Kesişme"
Tunay Seviç - "Bank"
Belgesel dalında
Kaan Sensoy - “Taksi Şoförü"

AKBANK 3. KISA FİLM FESTİVALİ
En İyi Kurmaca Film
Belma Baş - “ Poyraz ” - 5000 YTL
En İyi Belgesel Film
Devrim Erdoğan - “ Ahtapot Avcısı ” - 5000 YTL
Bu eserler 5000'er YTL ile ödüllendirildi.
MANSİYONLAR
Kurmaca Kategorisinde
İlker Özdemir'in “Ukde” ;
Belgesel Kategorisinde
Sevgi Ortaç - “ Tek Duvarlı Şehir ”
Aykut Atasay - “Yürüyoruz”
AKBANK 4. KISA FİLM FESTİVALİ
En iyi Kurmaca Film
Mehmet Aslan - “Bir Cinayetin İki Öyküsü”nün
En İyi Belgesel Film
Dilek Taşdemir - “İntihar Ederdim”
Bu eserler 5000’er YTL ile ödüllendirildi.

MANSİYONLAR
Kurmaca kategorisinde
Seyfettin Tokmak - "Güvercin Taklası"
Senem Tüzen - "Unus Mundus"
Alper Çağlar-"Camgöz"
Belgesel kategorisinde
Timurtaş Onan "Sokak Çocukları"
Oktay Altunnar - "Sis"

Kısa Film “Ayak Altında”, La Cittadella Del Corto Kısa Film Festivali’nde


M. Cem Öztüfekçi'nin yazıp yönettiği kısa film AYAK ALTINDA, 28 Mayıs – 1 Haziran 2008 tarihleri arasında Roma’da 14. kez düzenlenecek olan La Cittadelladel Corto Kısa Film Festivali’nde yarışacak.

Festival sitesi: www.cittadelladelcorto.it

Ödüller:

- 2008 Konya Selçuk Üniversitesi Kısa-ca Ulusal Öğrenci Filmleri Festivali En İyi Kurmaca

- 2008 Malatya İnönü Üniversitesi Kısa Film Festivali Jüri Özel Ödülü

- 2008 Bursa Pembe Çarşı Kısa Film Günleri seyircilerin oylarıyla “En Etkili Film”


Yurtdışı Festivaller:

- 2008 Aubagne Uluslar arası Film Festivali Yarışma Filmi, Marsilya, Fransa

- 2008 Salerno Shadowline Uluslar arası Film Festivali Yarışma Filmi, İtalya

- 2008 La Cittadelladel Corto Kısa Film Festivali, Roma, İtalya

Yurtiçi festivaller:

- 2007 Antalya Altın Portakal Film Festivali Yarışma Filmi

- 2007 Uluslararası İzmir Kısa Film Festivali Gösterim

- 2007 Pam Kısa Film Festivali

- 2007 Uluslararası İstanbul Kısa Film Festivali Yarışma Filmi

- 2007 Uluslararası Akbank Kısa Film Festivali Yarışma Filmi

- 2007 Uluslararası Bursa İpek Yolu Film Festivali Yarışma Filmi

- 2008 Yılmaz Güney Kültür ve Sanat Festivali Ulusal Kısa Film Yarışması

- 2008 Kısadan Hisse Kısa Film Günleri

- 2008 Uluslarası Ankara Film Festivali Gösterim

- 2008 Hisar Kısa Film Festivali Göze Çarpanlar

- 2008 Yıldız Kısa Film Festivali Yarışma Filmi

- 2008 Kısa-ca Film Festivali Yarışma Filmi, Konya Selçuk Üniversitesi

- 2008 ODTÜ GİSAM Kısa Film Günleri

- 2008 İTÜ Sinema Günleri

- 2008 Malatya İnönü Üniversitesi Kısa Film Festivali Yarışma Filmi

- 2008 Bursa Pembe Çarşı Kısa Film Günleri

- 2008 Uluslar arası İşçi Filmleri Festivali, İstanbul

- 2008 Koç Üniversitesi Kısa Film Günleri

- 2008 Eskişehir Film Festivali

AYAK ALTINDA filminin resmi web sayfası: www.oztufekci.com

AYAK ALTINDA, kısa film, 35 mm, 1.85, Renkli, Dolby Digital 18'52", 2007

Senaryo / Yapım / Yönetim: M. Cem Öztüfekçi
Görüntü Yönetmeni: Meryem Yavuz
Ses Mühendisi: İsmail Karadaş
Kurgu: Natalin Solakoğlu
Uygulayıcı Yapımcı: Can Öztüfekçi
Sanat Yönetmeni: Emir Şahoğlu
Oyuncular: Tarık Köksal, K. Görkem Arslan, G. Sinem Öztürk, Aykut Oray
Sponsorlar: Fono Film, İstanbul Kamera Işık, Melodika, T. C Kültür ve Turizm Bakanlığı, TÜRSAK

Film öyküsü:

İbrahim karısı ve iki çocuğuyla yaşayan bir işçidir. Her günü aynı geçer, evden çıkar, işe gider, kahveye ve birahaneye uğrar. İbrahim gündüz vardiyasında çalıştığı zaman gece uyanır, gece vardiyasında çalıştığı zaman ise gündüz vakti uyumak zorunda kalır...

Yönetmen: M. Cem Öztüfekçi
1985 doğumlu. Burslu olarak İstanbul Özel Amerikan Robert Lisesi’nde okudu. Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Sinema-Tv bölümü son sınıf öğrencisi.

İletişim: M. Cem Öztüfekçi

www.oztufekci.com , ayakaltinda@oztufekci.com

18 Mayıs 2008 Pazar

Kısa Film “Son Balo: Vals ve Zeybek”in Bursa Galası Yapıldı


Biray Dalkıran’ın yönettiği kısa film Son Balo: Vals ve Zeybek’in Bursa galası yapıldı. Filmin çekildiği tarihi Belediye binasında yapılan kokteyl sonrasında Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Hikmet Şahin, Biray Dalkıran, Bursa milletvekili Mehmet Ocaktan ve Sümer Ezgü’nün de katıldığı gala gösterimi Tayyare Kültür Merkezi’nde gerçekleştirildi.

Son Balo: Vals ve Zeybek


Mehmet Savaş ben, projenin genel koordinatörüyüm 0543 803 45 45 konu ile alakalı röportaj talep ediyoruz sağolun şimdiden
Yıl 2 Şubat 1938…
Atatürk, ölümünden 8 ay önce, Bursa Belediyesi tarafından onuruna verilen baloya katılıyor. Bu, O'nun katıldığı "Son Balo"dur. Balonun şahitlerinden araştırmacı Nazif Tepedenlioğlu'nun yazısına göre Atatürk o gece çok mutludur… "Vals" yapar, "Sarı Zeybek" oynar ve çok sevdiği ata sporu "güreş" izler.
Yıllar önce değerli arkadaşım Can Dündar'ın belgeselinde sözünü ettiği bu bölüm beni çok etkilemişti ve o geceye büyüteç koyup film yapmayı hayal etmiştim.
Çünkü orada, Atatürk'ün Türkiye'nin rotasını modern dünyaya çevirdiği yüzü ile, kendi kültürüne sıkı sıkı bağlı olan yüzü birlikte görülüyordu.
Biz de bugün, O'nu resimleri ve heykelleriyle değil, sanat ve kültür, yani insan boyutuyla algılamayı tercih ettik.
Yani Atatürk'e vals yaptırdık, zeybek oynattık, güreş seyrettirdik. Hem de Bursa'da balonun yaşandığı mekânda…
Yapımcı Arif Ekşi, 6 ay önce kendisine bahsettiğim zaman bu kıvılcımı gördü ve kolları sıvadı…
Amacımız; emperyalizm işgalindeki kurtuluş yıllarımızın birlik ruhunu bugün de hissettirmek olduğu gibi, Atatürk' ün hem batılı, hem yerel yanını işaret ederken, O'nun Sadi Yaver Ataman'ı dinledikten sonra; "bu sazın bağrında bir milletin kültürü yatıyor" deyişiyle ve Selim Sırrı Tarcan'ı zeybek oynarken izleyip; "batının valsi gibi işte bizim salon dansımız" ifadesiyle görülen kültür ve sanata olan bakışını da aktarmaktı..
Tarihler boyu doğu ve batı arasında köprü olan coğrafyamızda aslında hem batı, hem de doğu kültürünü yaşıyoruz…
Çekimler için bugün Bursa Belediyesi Meclis binası olarak kullanılan salon yeniden düzenlendi.
Danışmanlığını İlknur Güntürkün Kalıpçı ve Sepron firmasının yaptığı filmde Ata'nın manevi kızı Ülkü Adatepe ve araştırmacı Ercan Çitlioğlu'da rol aldı. Hasan Ekşi'nin başkanlığında 81 ilin temsilcilerinin bulunduğu Türkiye Sivil Toplum Platformunun yapımını üstlendiği ve yapımcı firma olara joy pr verdiği projenin yapımcılığını Arif Ekşi üstlendi. Bursa Büyük Şehir Belediyesi ana sponsor oldu. Derya Ergün ve Ahsen Gülkaya bana Türkiye'de ilk kez uygulanan bir teknikle Atatürk makyajı yaptı. Senaryo Ö. Lütfü Mete, yönetmen Biray Dalkıran, görüntü yönetmeni Aşkın Sağıroğlu, kostümler Faruk Saraç ve Bursa Osman Gazi Olgunlaştırma Kız Enstitüsü, Yapımcılığını Arif Ekşi ile 60 oyuncunun yer aldığı çekimler tamamlandı.

Bu kısa filmin, 17 Mayıs'ta Bursa, 18 Mayıs'ta İstanbul Lütfü Kırdar'da tanıtım galaları yapılacak. İlk gösterimi 19 Mayıs 2008’de olmak kaydıyla milli günlerde televizyonlarda ve kısa versiyonuyla sinemalarda yayınlanacak. Daha uzun şekliyle de öğrencilere VCD olarak dağıtılacak...

Süpürge uçmaya hazır


Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali bu sene 11. kez uçmaya hazırlanıyor. Dünyanın kadınlarını bir kez daha peşine takan Uçan Süpürge, 8–15 Mayıs tarihleri arasında İran’dan İsrail’e, Brezilya’dan Arjantin’e farklı ülkelerden farklı tatlar getirecek Ankara’ya. “Kendin Ol, Düşünü Yarat” temasıyla yola çıkan festivalde 27 ülkeden 88 kadın yönetmenin 89 filmi gösterilecek. Kalkış için hazırlıklarınızı yapmaya başlayın!

Türkiye’nin ilk kadın filmleri festivali Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali bu sene Vakıfbank’ın sponsorluğunda, Kültür Bakanlığı ve Başbakanlık Tanıtma Fonu’nun katkılarıyla düzenleniyor. Bir kez daha baharın tazeliğiyle ‘merhaba’ diyecek festivalin mönüsü yeni ve eskilerden oluşan leziz filmlerle dolu.

11. Uluslararası Uçan Süpürge Kadın Filmleri Festivali, 8 Mayıs Perşembe akşamı Devlet Opera ve Balesi’nde (Büyük Tiyatro) yapılacak Açılış Töreni ile başlayacak. Başak Köklükaya’nın sunuculuğunu yapacağı gecede Nilüfer Aydan’a “Uçan Süpürge Onur Ödülü” ve Meral Çetinkaya’ya “Bilge Olgaç Başarı Ödülü” verilecek. TRT 2’den canlı yayınlanacak gecede Cellisima grubu da küçük bir konser verecek.

Biletler sadece 5 YTL
Ankara’da sanat filmlerinin ilk durağı Kızılırmak Sineması’nda yapılacak festivalin biletleri öğrenci ve tam ayrımı olmaksızın 5 YTL olacak. Festival programında ücretsiz gösterilecek belgeseller aynı zamanda Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi ile Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) kampüslerinde üniversiteli gençlerle buluşacak.

Sinemamız Altındağ’da
Açılış gecesinde Uçan Süpürge Onur Ödülü’nü alacak olan, Türk sinemasının sıra dışı oyuncusu Nilüfer Aydan’ın, Halit Refiğ klasiği ‘Şehirdeki Yabancı’yla konuk olacağı “Sinemamız” bölümünde ayrıca, etkileyici performansıyla hafızalarımızda yer eden, Bilge Olgaç Başarı Ödülü’nün bu seneki sahibi Meral Çetinkaya’nın Tomris Giritlioğlu imzalı ‘Suyun Öte Yanı’ adlı filmi yer alıyor. Altındağ Belediyesi’nin katkılarıyla gerçekleşecek gösterimlerin ardından Aydan ve Çetinkaya seyirciyle buluşacaklar.

Her biri yeni, ödüllü ve ayrı renk
Festivalin artık gelenekselleşen ve bir filme Uluslararası Film Eleştirmenleri Birliği (FIPRESCI) Ödülü’nün verildiği “Her Biri Ayrı Renk” bölümü bu sene de yakın tarihli, festivallerde ödüllerle ağırlanmış, çok konuşulmuş, tartışılmış filmlerden oluşuyor. Türkiye’yi Selma Köksal’ın ‘Fikret Bey’inin temsil edeceği yarışmalı bölümde hafızalarda yer edecek 12 film bulunuyor. İranlı yönetmen Hana Makhmalbaf’ın 18 yaşında çektiği ve Berlin’den Selanik’e pek çok festivalden ödüller toplamış ilk uzun filmi ‘Utanç’tan Cannes'da Eleştirmenler Haftası'nda “Büyük Ödül” kazanan, cinsiyet, cinsellik ve toplumsal cinsiyet kimliği üzerine etkileyici sözler söyleyen Lucia Puenzo imzalı ‘XXY’ye kadar birbirinden etkileyici filmler seyircisini bekliyor.

Feminist klasik ilk kez
Festival programının en heyecan verici bölümü “Ustalara Saygı” olacak belki de. 70’li yıllarda yaptığı filmlerle hem sinemayı hem de feminist hareketi derinden etkileyen usta yönetmen Chantal Akerman’a ayrılan bu bölümdeki filmler Türkiye’de ilk kez izleyiciyle buluşacak. Bunlardan özellikle 1976 tarihli ‘Jeanne Dielman’ gerek yarattığı etki gerek süresiyle özellikle öne çıkıyor. 3,5 saate yaklaşan süresiyle seyirciden sabır isteyen film bunun karşılığını fazlasıyla veriyor. Le Monde gazetesinin “Sinema tarihinin ilk kadın başyapıtı” sözleriyle tanımladığı ‘Jeanne Dielman’ Akerman’ın da en önemli filmi sayılıyor. 2000’li yıllarda yaptığı ‘Tutsak Kadın’ ve ‘Yarın Taşınıyoruz’u da yönetmenin sinemasını merak edenler için kaçırılmayacak filmler.

Edebiyat, sinema, kadın
Kadın yönetmenlerin edebiyat uyarlamalarının yer aldığı “Kendine Ait Bir Oda” başlıklı bölümde Piyano’suyla uluslararası bir başarı elde eden Jane Campion’un ilk başyapıtı olan ‘Masamdaki Melek’ gösterilecek. Kanadalı yazar Janet Frame'in özyaşam öyküsünü anlattığı aynı adlı romandan uyarlanan film akılla delilik arasındaki ince çizgide yürüyen bir kadın yazarın dünyasını etkileyici bir dille anlatıyor. Bölümün diğer filmleri ise; Guardian gazetesinin “Ölmeden önce izlenmesi gereken filmler” listesinde yer alan Gillian Amstrong’un Sarah Miles Franklin uyarlaması ‘Muhteşem Kariyerim’ ve Pascale Ferran’ın yönettiği ve geçtiğimiz sene Cesar Ödülleri’nde deyim yerindeyse ödüle boğulan D.H. Lawrence uyarlaması ‘Lady Chatterly’ olacak.

Özel gösterimler
Festivalin özel bölümlerine gelirsek… Bu seneki temayla da uyumlu “Bana Özel” bölümü gerçekten de özel ve ayrıcalıklı filmlerden oluşuyor. Bunlardan ilki, iki sene önce öldürülen bağımsız Amerikan sinemasının en ünlü oyuncularından Adrienne Shelly’nin yönettiği ‘Pastacı’ (Waitress, 2007). Romantik komedi kurallarını işliyor görünse de aslında bütün kodlarla oynayan bu “kendini iyi hisset” filmi Altyazı sinema dergisinin katkılarıyla gösterilecek. Filmin ardından festival mutfağının küçük bir sürprizi olacak ve canı çekenler için Cafe Elizinn festivale özel pastalar dağıtacak.
Bir diğer ‘özel’ film ise Ankara’daki ilk gösterimini yapacak olan ‘Savage Ailesi’ (Savages, Tamara Jenkins, 2007). Bu sene “En İyi Kadın Oyuncu” dahil olmak üzere iki Oscar adaylığı ve pek çok festivalde aldığı ödüllerle çok konuşulan film, yaşlanma/yaşlılık üzerine yıkıcı bir dram. ‘Savage Ailesi’ Radyo ODTÜ’nün katkılarıyla gösterilecek.
Ve bölümün son ‘özel’i; festivalin “Sıkıysa İzle” dediği ‘Hayalet Aşk’ (Phantom Love, 2007). Seyircileri adeta ikiye bölecek olan film sürreel bir aşk öyküsü anlatırken seyircinin izleme deneyimini de zorlayacak.

Erkekler önden
Festival bu sene bir de ‘Erkekler Matinesi’ düzenliyor! Ödüllü üç kurmaca ve iki belgesel olmak üzere beş filmin gösterileceği bu bölümde kadın yönetmenler erkekleri, erkekliğin nasıl üretildiğini farklı erkeklik halleri üzerinden anlatıyor. ‘Erkekler Matinesi’nin, filmlerin yanı sıra bir de sürprizi var seyircisine: ‘Güneşli Pazartesi’. Çağdaş gösteri sanatlarının genç temsilcilerinden Bedirhan Dehmen ve Şafak Uysal’ın ilk ortak koreografisi olan ‘Güneşli Pazartesi’ Türkiye toplumunda erkekliğin nasıl kurulduğunu fiziksel tiyatronun görsel dilini kullanarak anlatıyor. Ankara’da ilk kez sahnelenecek gösterinin biletleri MyBilet’ten satın alınabilir.

Pippa için barış
“Barış Gelini” projesi için 8 Mart’ta sanatçı arkadaşı Silvia Moro ile Milano’dan yola çıkan İtalyalı sanatçı Pippa Bacca’nın Türkiye’de yarım kalan yürüyüşünü Uçan Süpürge sürdürüyor. 11. Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali, ‘barış’ temalı bölümünü Pippa Bacca’ya adıyor. Festival, savaşın acıtan gerçekliğiyle barış umudu arasında sıkışmış öykülerin kadın gözüyle anlatıldığı “Barış Ne Zaman?” başlıklı bölümünde yer alan 7 filmle, Bacca’nın yarım kalan yürüyüşüne sinemayla destek verecek.

Söyleşileri de çok çekici
Festival programında filmler kadar söyleşiler de dikkat çekiyor. Kırmızı çatkıları ve karanfilleriyle 70’lerin ortasında kadın hareketinin önemli simgelerinden olan İlerici Kadınlar Derneği’nin (İKD) 33 sene sonra bir araya gelişlerini müjdeleyen “Bir Zamanlar İKD/Kadınların Bitmeyen Mücadelesinde Karanfilli Bir Uğrak”; Hande Öğüt, Latife Tekin, Hasan Akbulut ve Özden Sözalan’ın konuşmacı olacağı kadın-sinema-edebiyat üçgeninde gezinecek “Kendine Ait Bir Oda”; Annie G. Pertan, Leyla Özalp ve Şehbal Şenyurt’un katılacağı “Yapımcı Kadınlar” söyleşileri sinemaseverlerin kaçırmaması gereken etkinlikler olacak. “Yapımcı Kadınlar” başlıklı söyleşinin ardından ayrıca, Türk sinemasının en deneyimli yönetmen yardımcısı, yapım yönetmeni ve yapımcılarından Leyla Özalp’in yeni kitabı ‘Bir Film Yapmak’ ilk kez festivalde okurlarıyla buluşacak.

Festivalin konuklarından biri de, yapıtları bugün dünyanın pek çok müzesinin koleksiyonunda bulunan, çağdaş sanatın önde gelen isimlerinden Gülsün Karamustafa olacak. 14 Mayıs Çarşamba günü saat 13.30’da Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi Sinema Salonu’nda gerçekleşecek “Güllerim Tahayyüllerim” başlıklı söyleşide Karamustafa, pek çok ülkede sergi ve bienallere katılmış video çalışmalarını örneklerle anlatacak.

Festivalle ilgili ayrıntılı bilgi için: http://festival.ucansupurge.org

12 Mayıs 2008 Pazartesi

İnönü Üniversitesi Kısa Film Festivali 2008 Sonuçlandı



İnönü Üniversitesi Kısa Film Festivali 2008 Sonuçları

Kurmaca Kategorisi
En İyi Film
“Hoşgeldin Bebek”
Yönetmen: Serhat Koca

Belgesel Kategorisi
En İyi Film
“Basmane Ülkesi”
Yönetmen: Fatih Koçyiğit

Jüri ayrıca, kurmaca dalında iki, belgesel dalında bir özel ödül verilmesini uygun görmüştür. Buna göre;

Kurmaca Kategorisi
Jüri Özel Ödülü
“Evladiye”
Yönetmen: Eray Mert

Kurmaca Kategorisi
Jüri Özel Ödülü
“Ayak Altında”
Yönetmen: M. Cem Öztüfekçi

Belgesel Kategorisi
Jüri Özel Ödülü
“Gölün Kadınları”
Yönetmen: Emine Emel Balcı

En Pahalı Kısa Film, Tek Notalık Adam Tamamlandı


Uluslararası platformlarda ödüller alan genç yönetmen Dağhan Celayir’in kısa filmi “Tek Notalık Adam”, JTI’ın desteğiyle tamamlandı. Başrolünü başarılı tiyatrocu ve dizi oyuncusu Şehsuvar Aktaş’ın üstlendiği filmde, genç tiyatro oyuncusu Sanem Öge ,Ankara Devlet Opera ve Balesi Orkestrası şefi Naci Özgüç ve Bursa Devlet Senfoni Orkestrası müzisyenleri rol alıyor.

“Tek Notalık Adam”, Türk sinema tarihinin en yüksek bütçeli kısa filmi olarak tanımlanıyor.


JTI Türkiye
Grup 7 İletişim Hizmetleri - Ayşe Dural (0 212) 292 13 13

Son Balo: Vals ve Zeybek



Yıl 2 Şubat 1938…
Atatürk, ölümünden 8 ay önce, Bursa Belediyesi tarafından onuruna verilen baloya katılıyor. Bu, O'nun katıldığı "Son Balo"dur. Balonun şahitlerinden araştırmacı Nazif Tepedenlioğlu'nun yazısına göre Atatürk o gece çok mutludur… "Vals" yapar, "Sarı Zeybek" oynar ve çok sevdiği ata sporu "güreş" izler.
Yıllar önce değerli arkadaşım Can Dündar'ın belgeselinde sözünü ettiği bu bölüm beni çok etkilemişti ve o geceye büyüteç koyup film yapmayı hayal etmiştim.
Çünkü orada, Atatürk'ün Türkiye'nin rotasını modern dünyaya çevirdiği yüzü ile, kendi kültürüne sıkı sıkı bağlı olan yüzü birlikte görülüyordu.
Biz de bugün, O'nu resimleri ve heykelleriyle değil, sanat ve kültür, yani insan boyutuyla algılamayı tercih ettik.
Yani Atatürk'e vals yaptırdık, zeybek oynattık, güreş seyrettirdik. Hem de Bursa'da balonun yaşandığı mekânda…
Yapımcı Arif Ekşi, 6 ay önce kendisine bahsettiğim zaman bu kıvılcımı gördü ve kolları sıvadı…
Amacımız; emperyalizm işgalindeki kurtuluş yıllarımızın birlik ruhunu bugün de hissettirmek olduğu gibi, Atatürk' ün hem batılı, hem yerel yanını işaret ederken, O'nun Sadi Yaver Ataman'ı dinledikten sonra; "bu sazın bağrında bir milletin kültürü yatıyor" deyişiyle ve Selim Sırrı Tarcan'ı zeybek oynarken izleyip; "batının valsi gibi işte bizim salon dansımız" ifadesiyle görülen kültür ve sanata olan bakışını da aktarmaktı..
Tarihler boyu doğu ve batı arasında köprü olan coğrafyamızda aslında hem batı, hem de doğu kültürünü yaşıyoruz…
Çekimler için bugün Bursa Belediyesi Meclis binası olarak kullanılan salon yeniden düzenlendi.
Danışmanlığını İlknur Güntürkün Kalıpçı ve Sepron firmasının yaptığı filmde Ata'nın manevi kızı Ülkü Adatepe ve araştırmacı Ercan Çitlioğlu'da rol aldı. Hasan Ekşi'nin başkanlığında 81 ilin temsilcilerinin bulunduğu Türkiye Sivil Toplum Platformunun yapımını üstlendiği ve yapımcı firma olara joy pr verdiği projenin yapımcılığını Arif Ekşi üstlendi. Bursa Büyük Şehir Belediyesi ana sponsor oldu. Derya Ergün ve Ahsen Gülkaya bana Türkiye'de ilk kez uygulanan bir teknikle Atatürk makyajı yaptı. Senaryo Ö. Lütfü Mete, yönetmen Biray Dalkıran, görüntü yönetmeni Aşkın Sağıroğlu, kostümler Faruk Saraç ve Bursa Osman Gazi Olgunlaştırma Kız Enstitüsü, Yapımcılığını Arif Ekşi ile 60 oyuncunun yer aldığı çekimler tamamlandı.

Bu kısa filmin, 17 Mayıs'ta Bursa, 18 Mayıs'ta İstanbul Lütfü Kırdar'da tanıtım galaları yapılacak. İlk gösterimi 19 Mayıs 2008’de olmak kaydıyla milli günlerde televizyonlarda ve kısa versiyonuyla sinemalarda yayınlanacak. Daha uzun şekliyle de öğrencilere VCD olarak dağıtılacak...

Türk film yapımcısına Amerika’nın en büyük film festivalinden özel davet.


Türk film yapımcısı Semih Tareen’in en son filmi olan YELLOW, Amerika’nın en büyük film festivali olan Seattle Uluslararası Film Festivali’nde gösterilmek için özel davet aldı. Bu, YELLOW’un ilk film festivali gösterimi değil. Bundan önce Amerika’da Terör Film Festivali ve FirstGlance Film festivali’nden de özel davet alan YELLOW, ayrıca Latin Amerika’nın en büyük kısa film festivali olan Sao Paulo Uluslararası Kısa Film Festivali’nde de gösterildi. YELLOW, festivallerde gösterime girmekle kalmayıp aynı zamanda Terör Film Festivali’nde dört ayrı ödüle aday oldu: En iyi kısa film, en iyi görüntü, en iyi müzik, ve en iyi kadın oyuncu.

İtalyan korku sinemasından esinlenen ve İtalyan yönetmen Mario Bava’ya adanan YELLOW, Amerika’nın en popüler korku sineması dergisi olan Fangoria’nın da övgüsünü kazandı.

Aslen İzmir’li olan ve 1995 senesinden beri Amerika’da yaşayan Semih Tareen, Türk sinemasına da yabancı değil. 2007 senesinde Türkıye sinemalarında gösterime giren GOMEDA isimli filmin müziklerini hem besteledi hem de orkestrasyonunu yaptı.

Amerika’da hem film müziği hem de sinema eğitimini tamamlayan Tareen, Amerika’da film müzikleri yapmakla meşgul. Bugüne dek 20 Amerikan yapımı filmin müziklerine imza atan Tareen, YELLOW ile ilk defa film müzikleri ile beraber yazarlık, yönetmenlik, yapım, görüntü ve kurgu görevlerini de üstlendi. İstenilen görüntüyü elde etmek için YELLOW 16mm’lik Kodak film ile ve ARRI marka film kameralarıyla çekilmiştir.

4 saat, 24 film, dört kıtada aynı anda!


10 Mayıs 2008 tarihinde, Kahire, Dharamsala, Kudüs, Kigali, Londra, New York, Ramallah ve Rio de Janeiro’dan canlı bağlantı ile gerçekleşecek Pangea Day etkinliği, tüm dünya ile aynı anda İstanbul’da izlenebilecek.
İstanbul organizasyonu İltek tarafından yapılan Pangea Day, 10 Mayıs Cumartesi günü Sultanahmet Meydanı’nda gerçekleşecek. Katılımın ücretsiz olacağı etkinlik saat 21.00’de başlayacak.
4 saat sürecek etkinlikte, “dünya için dünyanın yaptığı 24 kısa film” gösterilecek. 100’den fazla ülkenin sunduğu 2500 çalışma arasından seçilen bu filmler, “dünyayı diğer insanların gözünden göstermeyi” amaçlayan çok özel yapımlar. Gösterilecek filmlerin yanı sıra, vizyoner konuşmacıların ve canlı müzik performanslarının yer alacağı etkinlikte, Ürdün Kraliçesi Nur, dünyanın en ünlü kadın savaş muhabirlerinden Christiane Amanpour, Bob Geldof ve İran’ın rock yıldızı Hypernova gibi isimler de olacak. Pangea Day, internet, televizyon, dijital sinemalar ve cep telefonları aracılığı ile tüm dünyada canlı olarak izlenebilecek.
Pangea Day , her yıl Kaliforniya Monterey’de düzenlenen TED konferansının 2006 yılı ödül sahibi, belgeselfilm yapımcısı Jehane Noujaim tarafından başlatılan bir organizasyon. Sinemanınve görselliğin gücünü kullanarak, farklı kültürlerden milyonlarca insanı biraraya getiriyor. Daha iyi bir gelecek için, kendini dünyada fark yaratmaya adayan global bir topluluk oluşturmayı amaçlıyor. Dünyanın sınırlarla, çatışmalarla, farklılıklarla bölündüğü bir yüzyılda diğer insanlarla ortak noktalarımız olduğunu unutabiliriz. Pangea Day, (Pangea, dünyada yaşam başladığında bütün kıtaların bir ada gibi birbirine birleşik haline verilen ad) bununla başetme, filmin gücü sayesinde insanlara kendilerini başkalarında görme ve başka dünyaları tanıma yolunu açıyor.

Pangea Day ile ilgili detaylı bilgi için:
www.pangeaday.org
İletişim: Nazlı Kalmuk
İltek İletişim Hizmetleri (212) 231 40 40

Acık Havada Kısa Film Günleri


Koç Üniversitesi kapılarını tüm üniversiteli kısa filmcilere açıyor!

Bu yıl ilki gerçekleşecek olan Koç Üniversitesi Kısa Film Günleri, kısa film platformuna destek verme amacının yanında, yarıştırılmadan kısa filmlerin sadece gösterimine ve tartışılmasına yönelik farklı bir etkinlik olma hedefi ile düzenlenecektir.

5-6 Mayıs 2008 tarihlerinde, Koç Üniversitesi Odeon'da gerçekleştirilecek olan etkinlik açık hava sineması düzeneğinde yapılacaktır.

İFSAK Sinema Birim Sorumlusu ve yönetmen Selim Evci'nin danışmanlığındaki bu projeye tüm üniversite öğrencileri davetlidir.

Başvurular Koç Üniversitesi Sanat Kulübü adına, Koç Üniversitesi adresine gönderilmelidir.

Son Başvuru Tarihi: 30 Nisan
Her türlü iletişim için,
E-mail: artclub@ku.edu.tr
Telefon: 0537 371 84 97

5. Adalar Kısa Film Yarışması


Adalar Kültür Derneği ve Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Sinema - TV Merkezi işbirliğiyle 5. Adalar Kısa Film Yarışması düzenleniyor. Yarışmada, amatör sinemacıların ve sinema öğrencilerinin üretime teşvik edilmesi, ödüllerle desteklenmesi, Adalar’ın kültür ve sanat yaşamının zenginleştirilmesi ve Adalar ile ilgili bir görüntü arşivi oluşturulması amaçlanıyor. Tüm amatör sinemacılara ve sinema öğrencileğrine açık olan yarışma İstanbul Adalar’ında Yaşam konulu kurmaca ve belgesel filmler arasında yapılacak. Yarışmanın son müracaat tarihi 31 Temmuz olarak belirlendi.